25 Temmuz 2015 Cumartesi

NÖROPATİK AĞRI


Nöropatik Ağrı


Sürekli devam eden yanma, batma, karıncalanma, donma ya da elektrik çarpar gibi ağrılarınız/şikayetleriniz varsa, doktorunuza başvurun. Hissettiğiniz ağrıyı ve bu ağrının vücudunuzun hangi bölgelerini etkilediğini tarif edin. Aşağıdaki konularda bilgi vermeniz doktorunuza yardımcı olacaktır.
Ağrınız/Şikayetleriniz
  • Yanma, batma, karıncalanma, donma ya da elektrik çarpmasına benziyor mu?
  • Ne zaman başladı?
  • Yayılıyor mu?
  • Ne kadar şiddetli
  • Ne sıklıkla görülüyor?
  • Geceleri yoğunlaşıyor mu?
  • İşinizi, sosyal veya özel hayatınızı etkiliyor mu?


3. Nöropatik Ağrı Hayatımızı Nasıl Etkiler?


Nöropatik ağrı yaşamlarımızda fiziksel, psikolojik, duygusal ve sosyal etkiler yaratır. Uzun süreli ağrı; uyku bozukluğuna, sosyal yaşamın aksamasına, depresyon ve gerginliğe yol açar. Ağrı, kişiden kişiye farklı derecede olabilir, hatta aynı kişide günün farklı saatlerinde farklı algılanabilmektedir. Ağrı çok şiddetli olabilir; öyle ki, bazı hastalar çalışamaz, hatta giyisilerin yarattığı yanma hissi nedeniyle giyinemez hale gelmektedir.

4. Nöropatik Ağrı Oluşumuna Yol Açan Durumlar Nelerdir?


Nöropatik ağrıya neden olan başlıca durumlar arasında diyabet yani şeker hastalığı, böbrek yetmezliği, zona gib enfeksiyon hastalıkları, çeşitli damar hastalıkları, alkolizm, bazı nörolojik hastalıklar ve kanser yer alır. Bu gibi hastalıkları olan kişilerde uzun süreli ağrı ortaya çıktığında nöropatik ağrı olabileceği düşünülmektedir.

5. Nöropatik Ağrının Sıklığı Nedir?


Nöropatik ağrı genel olarak 1000 kişiden 15’inde ortaya çıkmaktadır.

6. Nöropatik Ağrı Tanısı Nasıl Konur?


Nöropatik ağrının değerlendirilmesinde en güvenilir kanıt hastanın anlattıklarıdır. Nöropatik ağrı, sinir dağılımına uygun şekilde özel bir yerleşim sergiler, örneğin şeker hastalarında çorap, eldiven, tarzında ağrı oluşması tipiktir. Uzun süreli ağrı, batma, yanma, karıncalanma yakınmalarıyla doktora başvurduğunuzda, doktorunuz size ağrınızla ilgili birçok soru sorabilir ve muayneden sonra bazı tetkikler, kan tahlillerinin yanı sıra sinirlerde hasar olup olmadığını göstermek için yapılan EMG (elektromiyografi) gibi testleri içerebilir. Ayrıca hekiminiz ağrı seviyenizi ölçen kısa anketler de uygulayabilir.

Doğru Tedaviyi Bulmak

Şikayetlerinizi doktorunuzla paylaşın. Böylece doktorunuz sizin için en doğru tedavi yöntemini bulacaktır.

7. Nöropatik Agrı Nasıl Tedavi Edilir?


Nöropatik ağrı tedavisi çok yönlü bir tedavidir, çeşitli ilaçlar kullanılabilir, cerrahi girişimler yapılabilir. Stresi azaltmaya yönelik psikolojik uygulamaların yararı olabilir. Nöropatik ağrıya neden olan hastalığın tedavi edilmesi gerekir, örneğin şeker hastalarında kan şekerinin sıkı kontrol altında tutulması önemlidir. Nöropatik ağrı sinir hücrelerinin harabiyetinden kaynaklandığı için alışılagelmiş ağrı kesici ilaçlara yeterince yanıt vermez. Ancak günümüzde etkili ve güvenilir tedavi yöntemleri bulunmaktadır.


 
ELLERDE GÖRÜLEN TİTREME PARKİNSON HABERCİSİ Mİ?
 
Parkinson hastalığının genellikle yaşlılık döneminde ortaya çıkan, ellerde titreme, dengede bozukluk ve yavaş hareket etmeyle kendini gösteren bir hastalık olduğunu, hastaların yüzde 80'inde ellerde titreme görülmesine rağmen her el titremesinin parkinson olarak görülmemelidir
AİLESEL EL TİTREMESİ İLE PARKİNSON KARIŞTIRILMAMALI
Tanı konurken hastanın şikayetlerinin iyi değerlendirilmesi  gerekir özellikle titreme esansiyel tremor (ailesel el titremesi) hastalığı karıştırılmaması gerekir. Hastaların bunu çok sıklıkla yaparak, el titremesi görüldüğünde hemen parkinson olduğunu düşünerek umutsuzluğa kapılıyor. Ailesel el titremesi hastalığı; erken yaşta başlayabilen, daha çok iki eli birden tutan, stres ile artan, istirahat sırasında değil de hareket sırasında ortaya çıkan titremelerdir. Parkinsonda ise el titremeleri istirahat haline ortaya çıkar, su içerken ya da bir objeye uzanırken kaybolur. Hareketlerde yavaşlama görülebilir. Ayrıca hastalar küçük adımlarla, öne eğik bir postürde (duruş), duruş ve denge bozuklukları, yürürken kilitlenme ve düşmeler, yüz ifadesinde donukluk, el yazısında bozulma, yutma zorluğu, kabızlık, ağızda salya birikmesi, konuşma bozuklukları da Parkinson'un ek olarak görülen diğer belirtilerindendir. Parkinson hastalığının sinsi olarak başladığını ve yıllar içinde, son derece yavaş ama giderek artarak belirtilerini ilerletir. Tanıyı kesinleştirmek yapılan beyin görüntülemesi veya kan tahlilinin parkinson hastalığına benzeyen hastalıkları dışlamak amacı ile yapılır. Yani parkinson hastalığının, beyin görüntülemelerine veya kan tahlillerine özel bir bulgusu yoktur. Parkinson hastalığının esas belirtilerinden olan titreme, hareket yavaşlığı veya kas sertliği erken dönemlerde Parkinson ilaçlarıyla tamamen düzelebilir veya büyük ölçüde azalır. Tedavide esas olan, beyinde az üretilen 'dopamin'in ilaçlarla dışarıdan verilmesidir. Bu tedavi sonucunda hastada belirgin bir düzelme görülür. Çok ileri dönemlerde el titremeleri ve hareket güçlüğü ilaç ile tedavi edilmez duruma geldiğinde cerrahi tedavi düşünülebilir
FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON SÜRECİ ÖNEMLİ
Düzenli olarak yapılan yürüme, denge gibi fiziksel egzersizler çok faydalıdır. Özellikle hastalığın ilerlediği durumlarda kişisel bakımdan ev içinin düzenlenmesine kadar giden bir aralıkta planlamaların yapılması gerekir. Çok ilerleyen dönemlerde unutmalar yaşanabilir. Hareket etmek isteyip de edemeyen ya da istemsiz hareketleri ile etrafın ilgisini çeken durumda olan bir kişinin psikolojisinin etkilenmemesi mümkün değildir. Dolayısıyla yakınlarının da sosyal destek açısından yardımcı olması gerekir. Beraberce gösterilecek çaba, aile bireylerinin, özellikle eşlerin desteği ve sevgisi, hastayı rahatsız eden psikolojik sorunların hissedilir şekilde azalmasını sağlar


 


11 Temmuz 2015 Cumartesi


PARKİNSON HASTALIĞINDA BEYİN PİLİ
Parkinson hastalığı son zamanlarda toplumda görülme sıklığı giderek artmaktadır.
Türkiye’de 100 000 civarında Parkinson hastası olduğu tahmin edilmektedir. Her yıl yaklaşık 10 000 civarında hastaya yeni teşhih konulmaktadır. Tüm dünyada 10 milyon hasta olduğu bilinmektedir. Bu nedenle dünyada bilimadamları parkinson hastalığı tedavisi üzerinde yoğun araştırmalar yapmaktadır.

Kısaca özetleyecek olursak parkinson hastalığı nedir? Parkinson hastalığı beyinde bulunan bazı hücrelerde yavaş ilerleyici şekilde giden kayıp ve bunun sonucunda hastanın hareket kabiliyetinde yavaşlamaya ve istemsiz titreme hareketlerine sebeb olan hastalıktır. Yavaş ilerleyici bir kayıp olması nedeniyle Parkinson hastaları teşhis konduktan sonra 20 yıl veya daha fazla süre bu hastalıkla yaşamlarını sürdürecektir.Hastalık her geçen gün ilerlediğinden zaman içerinde parkinsona ait bulgularda kötüleşme olacaktır.. Hastalığın ortadan tamamen kaldırılmasına veya önlenmesine yönelik bir tedavi henüz olmadığından, biz nörologlar Parkinson hastlığının belirtilerini kontrol almaya yönelik tedavi düzenlemeleri yapmaktayız..


Parkinson Hastalığı’nın Dört Ana motor Belirtisi:

  1. Titreme veya tremor
  2. Hareketlerde yavaşlama, bradikinezi olarak adlandırılır
  3. Kollar, bacaklar veya gövdede katılık veya rijidite
  4. Denge sorunları ve muhtemel düşmeler, postural instabilite olarak adlandırılı

Parkinson tanısı koymak işin esasında kolay bir durum değildir. Çünkü parkinsona benzeyen ama esasında parkinson olmayan hastalıklarda parkinson kadar sık olmamak la birlikte vardır.Parkinson Hastalığı olup olmadığını doğrulayacak bir test yoktur. Parkinson Hastalığı klinik bir tanıdır ve çoğu zaman nöroloji uzmanı, Parkinson Hastalığı’na benzer belirtileri olan diğer tıbbi durumları dışlamak amacıyla beyin filmleri kan testleri detaylı nörolojik muayene ve ilaca verilecek cevap ile tanıya ulaşmaya çalışır.

Parkinson tedavisinde prensip beyinde eksilen dopamini yerine koyma veya dopamin reseptörlerini uyarmaya yöneliktir. Bazı durumlarda özellikle ileri evre parkinson hastalarında medikal tedavi yetersiz veya istenmeyen yan etkiler oluşmaktadır. Son yıllarda tedavi alternatifi olarak parkinson tedavinde kullanılan ve hastanemizde de uygulanmakta olan parkinson cerrahisi(beyin pili) tedavi seçeneği olarak karşımıza çıkmaktadır.

Parkinson hastalığının cerrahi tedavisindeki genel mantık nedir diye bakacak olursak; Parkinson hastalığında gereğinden fazla çalışan beyin hücresi toplulukları(çekirdekler) vardır.Bu çekirdeklerin fazla çalışmasının engellenmesi hastalığın bir çok belirtisini düzeltir. Çekirdeklerin çok fazla çalışmasının engellenmesi beyin pili ile mümkündür. Beyin pili fazla çalışan çekirdeklerin içine devamlı elektrik veren bir kablo yerleştirilir ve verilen elektrikle çekirdeklerin fazla çalışması engellenmiş olur.

Parkinson hastalığında beyin pilinin takılabileceği faydalı olabileceği hasta portföyünü değerlendirecek olursak; parkinson ilaçlarına bağlı tedavi düzenlenmesi ile engellenemeyen istemsiz hareketleri olan hastalar, titremeler ve ilaç etkinliğinin erken bitmesi nedeniyle zor durumda olan hastalar ile beraber parkinson hastası olupta ilaçların yan etkisne günlük aktivitesini bozacak kadar maruz kalan hastalar beyin pili için aday hastalar olabilir. Kısaca özetleyecek olursak uygun doz ve sürede parkinson ilaçları kullanan ve bir dönme yanıt alınırken artık ilaç tedavine yanıt alınamayan veya yan etkileri artan hastalar parkinson cerrahisi için adaydır.

Beyin pilinin avantajı; kontrol edilebilir, programlanır ve ayarlanılır bir tedavi yöntemi olması. Yani bir yan etki gördüğümüzde, başka bir ayara alabiliyoruz. Hasta memnun değilse ya da problem yaşarsa, kapatmamız ya da istemezse çıkartmamız söz konusu olabilir.

Beyin pilinin riski var mı? İşin kuralı; beynin içinde 2-3 milimetre çapındaki bir anatomik oluşumu bulmak ve oraya müdahale etmek. Ama ne bir milim aşağıya, ne bir milim yana gitmeye hakkımız var; çünkü o zaman hastanın felç ya da kör olma riski çok fazla! Sonuçların son derece yüz güldürücü ve risklerin bu kadar az olmasını sağlayan, yani ‘doğru yere doğru müdahale edilmesini sağlayan’ en güvenli yöntem ise ‘Mikroelektrot Kayıt ve Stimülasyon Tekniği’dir.Bu teknik sayesinde beynin fizyolojik haritasını çıkartılıyor hastalıktan sorumlu hücrelerin doğru yerini bulunup beyin pili takılıyor.

Takılan beyin pilinin ömründen bahsedecek olursak; Pilin ömrü 7-8 yıl. Ancak hastadan hastaya bu süre değişebiliyor. Eğer daha yüksek seviyede kullanıyorsa daha erken bitme ihtimali de var. Pil şarj edilmiyor. .Pilin ömrü bittiğinde ise yarım saatlik bir ameliyatla göğüsteki pil değiştirilebiliyor.

9 Temmuz 2015 Perşembe